DİĞER GALERİLER
YORUMLAR
Esma’nın gelin geldiği ev, mahallenin en üst tarafındaydı ve kocası çobandı. Evlendi evleneli gün yüzü görmemişti. Çoban karısı olmak zordu. Nede olsa kentte doğmuş, orada büyümüştü. İş güç hiç bitmiyordu. Her Tanrı’ın günü süt çekiyor, peynir alıyordu genede kayınvalidesine yaranamıyordu. Kaç kere arkasından çocuğu olmadığı amacıyla ‘’kısır bu gelin’’ diye hususştuklarını duymuştu. Üzülüp ağlıyordu ve Tanrı’a kendisine hayırlı evlat vermesi amacıyla yalvarıp yakarıyordu. Peynir aldığı bir gün aniden midesi bulandı. Peynirin kokusu da ne kadar kötü kokuyordu. Öğürdüğünü görümcesi görmüştü. Görümcesi evliydi ve ara ara ziyarete gelirdi. Esma’nın öğürdüğünü görünce “yoksa hamile misin?” Diye sordu. Esma şaşırmıştı. Şaşkınlıkla “ne bileyim abla” dedi. Doktora gitmeye çekiniyordu ve hamile bulunduğu bir vakit daha bulantısı devam edip karnı büyümeye başlayınca kesinleşti. Bakara sûresi, 186. ayette ulu Tanrı’ın “Kullarım sana beni sorduklarında, (bilsinler ki) ben onlara çok yakınım.